Duyuru

Yeni sitemiz Tesettür Giyim Odam Açıldı...
adresinden sitemize uzalaşabilir ve en güzel tesettür giyim modelleri ni inceleyebilirsiniz

23 Ocak 2010 Cumartesi

Tesettür de Yeni Nesil

Genelini liseli ve üniversiteli kız öğrencilerinin oluşturduğu genç tesettürlüler, hem adabına göre örtünmek hem de kendisine özgün hoş giyinmek istiyor. Kamusal alan tecrübesi onlara çok şey öğretti; sempatik ol, iletişime geç, rahat hareket et! Tek mesele; yozlaşmanın önüne geçebilmek. Artık tesettürün modası olurdu olmazdı tartışmalarının heyecanı dindi. Vitrinler, bıkkınlık verecek kadar aynı, modanın esiri olmamak için terzilere kaçanları rengiyle deseniyle o yılın moda kumaşı bekliyor. Hâl böyleyken, yani bütün dünya belli başlı moda merkezlerinin etkisi altındayken, mütesettir kadınların ‘kurtarılmış’ bir alanda bütün akımlardan uzak yaşamasını istemek beyhude olur. Kaldı ki şimdiki genç kızların pek rağbet etmediği pardesüler bile düğme sayısından yaka ve kol biçimine, kumaş renginden darlık ve bolluğa kadar dünya modasının etkisi altında. Gömlek yakasında moda hâkim yaka ise, pardesüde de öyle. Sadece kumaş boyu uzuyor, o kadar...


Tesettür modası ile yan yana anılan ikinci mesele, genç kızların tesettür çizgisinden sapması. Bilkent Üniversitesi doktora öğrencisi Ertan Keskinsoy, Radikal 2’de yayımlanan makalesinde “İkinci kuşak başörtülüler ortaya çıkmaya başladı.” diyor. “Metropol/kozmopol yaşamına ayak uydurmanın bir işareti olarak sokaklarda artık başörtüsü ile birlikte daha tuhaf kombinasyonlar görmeye başladık.” Keskinsoy’un ‘tuhaf kombinasyon’dan kastı, başörtünün gömlek altı pantolonla ve ağır makyajla oluşturduğu tezat. Tesettür giyim deki sapmadan rahatsız olanların hep eleştiregeldiği, türban karşıtlarının da istihzayla bahsettiği bu ‘yoz’ giyim, iki arada bir derede kalmışlığı ile giyineni hilkat garibesine benzetiyor, bu doğru; ancak gençlerin tesettür giyimdeki arayışlarını ve çoğu zaman el yordamıyla oluşturdukları yeni tarzları, tümüyle tehlikeli bir gidişata işaret saymak ne kadar doğru olur?

Tesettürden taviz vermeden özgün giyinmenin peşine düşen genç kızların ‘farklı olma’ çabası, vaktiyle, alternatifi olmayan bir örnek pardösülerin verdiği gizli mesajdan sıyrılmak şeklinde açıklanabilir. Robadan büzgülü, kahverengi, koyu yeşil, lacivert renkli bol pardösüler, kimilerinin gözünde, ‘tek tip’leştiriyordu onları. Oysa kamusal hayat görünür olmayı, giyim tarzıyla kişiliğin uyum içinde olmasını gerektiriyordu. Sosyolog Fatma Karabıyık Barbarosoğlu’nun neredeyse özlemle andığı, kamusal alana çıkmaya tenezzül etmeyen, evlerinin en kuytu köşesinde Müslümanca bir hayat içinde varolmaya devam eden kadınlar da çoktan çekilmişti aramızdan. Yeni arayışların bir nedeni de, ‘öteki’ olmanın, ‘uzaydan düşmüş bir yaratık’ muamelesine maruz kalmanın verdiği yorgunluk. Kabul görmek, iletişime açık olmak ve rahat etmek için seçtikleri yeni tarz, bir aferini de beraberinde getirdi. ‘Sen diğer örtülülerden farklısın.’ Tesettürlü kızlar bu iltifatı buruk bir gülümsemeyle karşıladı; çünkü zaten hepsi bir diğerinden farklıydı...